8 Eylül 2007 Cumartesi

Hoşgeldin Ramazan!

Abdestle nurlanır yüzler,

Namazla yaklaşır Allaha gönüller.


Merhemdir ibadet ve şükürler,

Gönülden edilen zikirler.


Ne mutlu iman edenlere,

Bu yıl da ulaştık ayların sultanına.


Evlerimiz Halil İbrahim bereketiyle dola!

Kötü huylarımız yok ola!


Şükür sana kavuşturana.

Bir başkadır Ramazan,peygamber yurdunda.


Çağır bizi Ya Rabb!
Mekke-Medine yine gönlümde.
Aşkının ateşiyle.
Gözyaşlarıyla yakardık,
Durduk divanına,
El açtık dua dua ,günahımız ile.
Ramazan ayı hepimize mübarek ola!

3 Eylül 2007 Pazartesi

Yaprak Misali

Boğazında bir acı şimdi,
Koca bir halat bağlı yüreğinde,
Söküp atmak istesen de,
Duygular düğüm düğüm beyninde.

Geceleyin çöker gözlerine,
Ayın hüznü,
Yalnızlığın gürültüsü içinde,
Çırpınır durursun çaresizce.
Özlenilen gelmeye niyetli değilse,
Bir de sen ahhh çek feleğe!

Terkettiğin ıslak mazin ise,
Bırak zaman yeli kurutur,
Gözyaşlarını elbette.
Özlesen de deli gibi,
Bir yapraksın sen,
Sonbahar yaprakları gibi,
Sararmış...
Mahzun bir gelin gibi.
Onun gözünde sen güz mevsimi,
Diğer yapraklar gibi.
Oysa ki...
Sen hiç baharlara yenik düşmedin ki!

29 Ağustos 2007 Çarşamba

Ne Çok İsterdim...

Güneş bugün de bana el sallıyor gökyüzünden,
Gel dercesine ışıklarını gözüme gözüme...
Bir an unutuyorum veee
Doğruluyorum oturduğum yerden ama nafile!

Oysa ki ben de koşmak, oynamak isterdim,
Çocukluğumu yaşamak doyasıya.
Ağlıyorum halime ama yine de,
Şükrediyorum.
Güzellikleri gören gözlerim için,
Sevdiğim şarkıcıdan dinleyebildiğim nağmeleri,
İşiten kulaklarım için.
Teselli etsem de kendimi,
Ağrıma gidiyor be kardeş!
Ben de akranlarımla top oynamak,
Kan ter içinde ordan oraya koşturmak.
Sevdiğimin karşısına dimdik çıkmak.
Ahh ne çok isterdim bilmezsiniz.

Şükret kardeş!
Dağ gibi ayaktasın sen.
Beni sorarsan,
Kırık bir dal parçası gibiyim.

Şükret haline,
İstesen yağmurda çıkar yürürsün.
Bense penceremden seyrediyorum geçen mevsimleri.
Sokakta sarmaş dolaş aşıkları,
Bağıraşarak oynayan çocukları,
Hep hasretle seyrediyorum.
Olsun be kardeş!

Rüyalarımda koşup, oynuyorum ya,
İşte benim küçük mutluluğum.
Yaşama bağlayan hülyâlarım.

25 Ağustos 2007 Cumartesi

Benden Uzaklara

Şimdi çekip gidiyorsun,
Benden çok uzaklara,
Ne hallerdeyim bilmiyorsun?
Nefesinden, kokundan uzak,
Kalabalıklar içinde,hep seni arayacağım.
Sıcak bir bakışa aldanacağım kim bilir.
Çok mu gördün şefkâti,sevmeyi?
Oysa ki seni geceye yazmıştım,
Seni ömrüme katmıştım.
Düşlerimizi canıma katık yapmıştım.

Güneş kıskanmıştı saçlarındaki parlaklığı,
Yıldızlar gözlerinin içindeki ışıltıyı.
Şimdi bırak git,her şeyi!
Gözyaşlarım gebe ayrılığa.
Yaşayabiliyorsan yaşa, gideceğin yerde.
Ben her sabah bir küçük mutluluk bulurum,
Sen bana üzülme!

Ahh!
Sevgide cömert olamadık,
Nefrette olduğu kadar.
İşte ben!
Ben!
Buna yanıyorum.

23 Ağustos 2007 Perşembe

Deprem Görmüş Yüreğim

Uzun zaman aldı, kalemle sohbetim.
Kâğıtlar bana küstü bilirim,
Mısralar şaşıp kalsa da bu halime,
Söylenecek ne çok şey var ,
Deprem görmüş yüreğimde.

Kuşlar bir garip şakıyor,
Ağaçlar boynunu bükmüş,
Sanki gizli,onlar da sitemde.
Depremler var yüreğimde,
Sebebi bende saklı.
Sorma sakın niye?

Rüzgâr fısıldarken bamtelime,
Harabeye dönmüş bedenimle,
Alay edercesine güneş ,
Yine gözümün içine selam etmekte.

Alıp başımı gitsem diyorum,
Dağları arkama duvar diye örüyorum,
Bir feryad kopsa uzakta,
Deprem görmüş yüreğimden sanıyorum.

Bir haykırış say, bu yazdıklarımı,
Enkaz altında çırpınışta, bir can say.
Şiir desem şiir değil!
Dizeler şimdi dövüşte,
Kelimeler de beni terk etmekte...

15 Ağustos 2007 Çarşamba

Geçmişe Özlem

Suskunluğun çığlığıdır yalnızlığın,
Ayak sesleri çoğalır,yüreğinin kaldırımlarında.
Kabullenmek zor olsa da aslında,
Martılar uçar semalara,kanat çırpınışları,
Korkuların.
Gökkuşağı ise gizli mücevheratın olur,
Boş sarı odalarda.
Zamanlı zamansız kaybolursun,
Yolculuğa çıkarsın gönül rıhtımından uzaklara...
Gitsen de maziye,
Dalsa da gözlerin düşlerinin ardına,
Özlediğin çocukluğun ,
Bir bir yenik düştü,
Yetişkinliğin saltanatında.
Ömür denen rengârenk yolculukta.
Ufacık bir çocuk günün birinde,
Selam verirse, arka sokaklarda,
En umulmaz zamanda,
Unutma çocukluğun sana selam yollamakta.
Gülümse yaşanan güzel anılara,
Hayata!

10 Ağustos 2007 Cuma

Güllerin Efendisine

Medinenin Gülü,
Yaralı gönüllerimizin tek ilacı,
Muhammed Mustafadır,
Allahın habibi,
Biz aciz kulların şefaat ümidi.

Arşa yükseldi Muhammed,
Beş vakit namaz oldu farz.
Artık kendimizi düzeltmemiz şart.
Ya Rabb!
Açtık ellerimizi semaya, arşa.
Vardık huzuruna!
Muhammed'e ümmet olduk,
Merhamet denizine daldık.

Affet Rahmanım!
Affet gül yüzlü Nebi aşkına!
Kabede edilen dualar aşkına!

Boynumuz bükük ,günahımız çok,
Kulluk yolunda.
Ya Nebi!
Tut çek elimizden,
Battığımız günahlardan kurtar bizleri.

Özlemin yaktı ümmetini.
Ey Resul!
Bu mübarek gecede,
Evlerimize güneş gibi doğ!

Gözümüzden akan yaşlar,
Cennet gülleri olsun.
Şefaatinle mekânımız cennet olsun!

Gül kokulu Nebim!
Nurunla doldur evlerimizi,
Özlemin yaktı kavurdu,
Sana hasret çeken harabe gönüllerimizi.

9 Ağustos 2007 Perşembe

Sevgiye Hasret

Bugün bir garip çırpınışta,
Yüreğin.
Ne zaman bir sevgili görsen,
Gözlerinden yaş akar bilirim.
Dalar dalar gidersin maziye.
Bir kalemde sildiğin yalan sözlere,
Güler geçersin delice!
Ne zaman bir şarkı çalsa,
Aşka, sevgiye dair...
Bakışların dumanlı,
Kalbin mutluluk hayâlleriyle yaralı.
Sussan, gözlerin konuşur,
Konuşsan aklın şaşar,yorulur.
Beklenilen ise bir türlü gelmez,
Kader!
Yazılmayınca kim gelir bulur?
Kim sever seni,
Özlediğin gibi şefkâtle?
Kim sarar canına canını,
Ruhuna deva kim olur çıkarsız,
Hesapsız kim yâr olur hayatta?
Korkar oldun biçare yürek!
Korkma mutluluk seni de bulur elbet!

7 Ağustos 2007 Salı

Yazıklar Olsun!

Mutluluk yalanlarıyla kandırdınız,
"Rahatlarsın" diye çocuklarımızı,
Gençlerimizi ölüme attınız!
Yazıklar olsun size,
Umut tacirlerine,
Sözde mutluluk perilerine,
Vicdansızlara!
Anaların ciğeri yanar,
Evlatlar cehaletin bedelini öder,
Kazandığınız paralar ahirette sizi boğar,
Yazıklar olsun size!
Uyuşturucu içmeyi, satmayı marifet bilen,
Küçük beyinlere!

Teselli

Gözlerin yine ağlamaklı,
Gece örter mi derin yaranı?
Sırtını dönmüşken hayata,
Bir el uzanacak sabır,
Sabır gülüm ağlama!
Ağlamak yakışmaz ki sana.
Senin hüznün günü kavurdu, yaktı.
Üzülme gülüm!
Güllerin rengi siyaha çaldı,
Mutsuzluğunla yas tuttu.
Bakma öyle ufuklara umutsuz!
Susuz kalmış ruhuna yağmur yağacak bir gün,
Sabır gülüm!
Sen sırtını dönme güneşe!
Küsme genç ömrüne!

4 Ağustos 2007 Cumartesi

Bir Erkeğin Nazarında Aşk

Gözlerim uykuyla yabancı sanki,
Gecenin kıyısından geçen tatlı düşlerim,
Seni anımsatsa da hercai yüreğime,
Uyumak haram,
Haram oldu yine !
Rüyalarda görmek seni ,
En masum sevgimle sarmak,
O ürkek bedenini.
Sen de,
Isıtsan ya benliğimi !
Bir tatlı hayâl oldun bu gece.
Rüzgâr pencereme kondu,
Misafir mi ne?
İçimde hırçın fırtınalar ,
Yürek kapımın tam önünde,
Esti gürledi,
Kabadayı fikrime.
Kızgın düşünceler,
Beynimde dövüşte.

Kilidini Kaf dağının ardına attım,
Uykusuz gecemde bak yine,
Yine seni andım.
Sensiz geçen günlerimde,
Ömrümden bir yıl daha çaldım.

Gözlerim uykuyla dargın bu gece,
Aşkınla inlese de yüreğim sessizce,
Uyumak haram sevdiğim!
Saçlarının hayâliyle,
Gülüşünün güneşinde erimek,
Güzelliğinle mest olmak,
Haram oldu bana yine,
Yıldızlar,
Kayboldu.
Ay,
Vefasızlığına bozuldu.
Bu kırık dökük düşlerimde.

Sen imkânsızsın desem de,
Sonsuza kadar seni beklerim ,
Uykuya küs bedenimle!

1 Ağustos 2007 Çarşamba

Çocuksu Sevinç

Sustun,
Gözlerinle isyân edercesine adaletsizliğe.
Baktın orada duran çaresize,
İçin burkuldu belli ki ümitsizliğine.
Sordum niye?
Sessizliğinden bir pay çıkarmak istesem de...
Adım adım uzaklaştın öylece.
Baktım arkandan,
Veda sözcükleri beklercesine...
Nafile!

Ulu ağaçlar gibi başı dik görünse de,
Yoksulluğundan mahçup,
Gül çehresiyle sevimli Ömer'e,
"Merhaba evlat" dedin fikrimce.
Çocuk ezildi, küçüldü garibâne,
Başının okşanmasının mutluluğu ile,
Sevinçle gülümsedi yüzüne.
Sen suskun,
Ömer ise hâlâ gülümsemekte,
Sevilmenin verdiği sevinçle.
Kayboldu hayat labirentinin içinde,
Çocuksu baldan tatlı yüreğindeki düşlerle.

Anladın ki o gün,
Binlerce Ömer varmış üzgün,
Sevilmeye düşkün.

Baba ve Kızı

Vedalaştı kızıyla,
Kızıyla değil, aslında hayatla.
Bir yanı kırık ama mağrur,
Baktı son kez kızına.
Döktü gözyaşlarını bağrına,
Şimdi gidiyor hastane yoluna.
İçinde binbir umutla,
Kurtuluş yoluna,
Kimbilir belki
Son yolculuğuna...
Kız ağlıyor,
Ağlaması yürek dağlıyor,
"Gitme,kal benimle" dese de,
Geç kalınmaz ecele!

Medcezir Sevdalar

Medcezir sevdalar çeker yüreğin,
Issız adımların çığlığıdır,
Kumsaldaki ayak izlerin.
Bıyık altı gülümseyişlerin,
Güneşe inat aşk ateşin,
Savurur külleri güllerin,
Savurur seni uzaklara,
Kaf dağının ardına,
Gamzeli kızın ak gerdanına.
Medcezir sevdalar çeker yüreğin,
Sürgün edilmiş ümitlerin,
Hırçın dalgalarda yazılıdır,
Sözlerin,
Sevmeye dair ne varsa biriktirdiklerin,
Her şeyin...

Son Tebessüm

Gözlerinde saklıydı sevinçlerin,
Yaşam ümidindi sevdiklerin.
Hani gökteki yıldızlara inat,
Gülümserdin ya hayata,
Gençliğinin tüm ışıltısıyla.
Hayâller kurmuştun çılgınca,
Bir kızı olsun istemiştin,
Saçları lüle lüle,
Kendi boyunca.
Ne oldu sana?
Çekip gitmek var mıydı?
Umutlarının arasından sıyrılırcasına...
Genç yaşta kara toprakla dost olmak,
Sevenlerini gözü yaşlı koymak,
Vedalaşmadan ayrılmak,
Var mıydı?
Son tebessümünle hayat treninden,
Habersizce ayrılmak!

"Barış Akarsu'yun anısına!"

Aylardan Ayrılık

Aylardan ayrılık,
Günlerden hüzün,
Bir katre gözyaşı
Seni bana özleten.
Özlem ne zor şey,
Çığlıklarım duvarda,
Çırpınmakta yokluğunda.
Gözyaşların suskunluğun altında
Pusuda,
Mutluluk ise kuşun kanadında.
Aylardan ayrılık,
Günlerden hüzün şimdi,
Hasret ateşi,
Bağrımda her an!
Yakıp kavuran.

Sevda Güneşi

Güneşi alsan eline,
Yüreğindeki ateş soğutur güneşi de,
Yıldızlardan taç yapsan bu gece,
Bakışlarının parlaklığı yanında,
Sönük kalır sema bile.
Bir şarkı söylesen denize?
Deniz dile gelir,
Dalga dalga sahilde.
Doğ yine katran gecelere,
Mehtabı, sevdiği ol denizin ,
Sadece sen her gece!
Ay yüreğine düşünce,
Güneşi tut ellerinde.
Sevdan yakıp küle çevirmesin diye.

Özetle

Hayâllerimde,
Buruk sevinçlerimde.
Kimbilir belki günün birinde,
Rüyâm gerçeğe dönüşürse,
Tüm içtenliğinle,
Gülümser misin hayâllerime?

Yaralı Yürek

Saçlarına gam mı yağmış?
Bakışların sancılı, yorgun.
Sırtın güneşe dönük, bu ne acı?
Yüzündeki çizgiler sevdalarından hediye,
Söylemek istemesen de,
Gönlün virane,dert içinde.
Ahh ne zor değil mi?
Gönüle kilit vurmak,
Yaşanılanları hemen unutmak.
Bir arsız gelip açıyor,
Sana sormadan.
Hırsız misali süzülüyor,
Farkına varmadan.
Kaçılır mı sanırsın,
Zorlu sevda yokuşundan.
Ucunda mutlu olmakdır aslında
Aldanılan!
Ahh dağ yürekli,
Mahçup delikanlı,
Suskunluğun beni yaraladı.

Teşekkürler!

Yazdım, onca harf tükettim ki,
Daha yolun çok başındayım.
Paylaşılacak o kadar mısra,
Sevinç, elem,gözyaşı varken.
Koskoca yaşamlar geçer her gün önümden;
Sokak başlarında,köprü altlarında,
Yakışıklı bir erkeğin tafrasında,
Güzel kızın nazlı bakışında...
Kaleme sarılmışım korkusuzca.
Şimdiden teşekkür olsun beni okuyan,
Şiirin ritminde kendini kaybeden,
Tüm değerli yüreklere,
Ne mutlu kelimelere!
Bizim gibi şiir yüreklilere.

Sabun Köpüğü

Boş bir hayâle kapılmışım,
Seni gözümde devleştirip,
Yere göğe sığdıramamışım.
Halbuki değer yokmuş senin kalbinde,
Ruhunda sevdiklerine.
Sabun köpüğü oldun bak şimdi ellerimde,
Kalbimin en ince yerinde.
Unutulmak ne acı böyle!

İnadına !

Başladığım işi yarım bırakmak yoktu kitabımda,
Hayâlini tasavvur ettiklerim, aldatmacaymış aslında.
Halbuki çok vakitler, hülyalara dalmış,
Ulaşmak için gecemi sabaha çevirmiştim, ilim yolunda!
Ne zaman ki gerçekler tokat gibi suratımda,
Geçen zamanlar ardımda...
Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi derler ya,
Okudum okumasına ama,
Bir dayım olmadığından galiba!
Emeklerime yanarım, zamansız gözyaşlarımda.
Sanmayın yenildim hayat denen bu yolda,
Tüm haksızlığa inat!
Bir gün hayat bana da torpil geçecek bak!
Zamana,
Riyakâr sözlere, gözlere inat,
Emeklerimin sadık bekçisiyim haberiniz ola!
Pes etmek yok bu uğurda,
Hayat bana da gülecek sonunda.

Deli Kızın Çığlığı

Asi bir ruhum!
Deli dalgalarda boğuşurum,
Kimseye yoktur tenezülüm,
Hakk benim her şeyim,candan öte yârdır bilirim.
Gerçeği yalan,
Yalanı gerçek sanmışız.
Akıl vermeyi ise meziyet saymışız.
Akıl akıldan üstündür amma ,
Herkesin bildiği işine yarayınca...
Asi bir ruhum!
Kabıma sığmaz taşarım,
Beni kim yönetirse;
Alevleri saçarım.
İnsanız hepimiz,her birimiz ayrı renk,
Farklı baharlar taşırız gönül sayfalarımızda,
Özgür kalamazsak hayat yolunda,
Biz biz olamayız ya!
Kimi sever,uzun kış gecelerini,
Kimi aydınlık gündüzleri.
Kimisi yağmura,
Kimisi güneşe sevdalı.
Asi bir ruhum!
Bırakın kelimelerle oynaşayım,
Mısralara dert yanayım.
Akıl satanlara ise,
Bu şiirleri yazayım.

Allah'a Yakarış

Bir güneş doğdu ,
Bir nur saçıldı etrafa karanlıklar üzerine,
Rabb O'nun aşkı hürmetine yarattı cihanı,
O, uyuyan gözleri,kararmış gönülleri aydınlattı!
Her şeye kadir hükmüyle.
Gül yüzlü Nebi,
Neredesin ?
Ümmetin ne halde bak şimdi!
Gaflet uykusuna yatmış gönüller,
Rezilliği eğlence bilenler,
Hep inkâr etmekteler.
Duy sesimizi Ya Allah!
Aç kör olan gözleri,
Yanlışa, günaha batmış kulları,
Aşkınla doldur bizleri,
Kurtuluş senin yolunda bilinmeli,
Kim sığınmış da sancağına,
Zarar görmüş Ya HABİBİ!
Alevler yanar göğsümüzde,
Modernizm diye diye,
Geldik bu hale!
Sonumuzu sen hayreyle Ya Allah!
Perdelenmiş gözlere,
Nurunla ışık saç.
İslâmı alet edenlere,
Allah inancından örtünenlere,
Cüzzamlı muamelesi yapanlara,
Senden korkmayan gönüllere,
Verdiğin canı almayı,
Kendine hak sayan ZALİMLERE,
Kul hakkı yiyenlere,
Emanete hıyanet edenlere...
Bir lokma ekmek bulup şükretmeyen,
Nefsine uyup daha fazlasını isteyenlere,
Azabın şiddetlidir ama,
Sen merhametinle affeyle!
Affeyle Ya Rabb!
Gül Yüzlü Resulün Hürmetine.

Aşık Gencin Rüyası

Yüreğimin semasına,yıldızlardan ismini yazdım,
Yanına da senin gülüşün kadar güzel ebemkuşağı,
Koydum, yine bu gece rüyamda.
Yüzün kadar aydınlık dünyamda,
Ben bir tek seni denizim,
Batmayan güneşim bildim,
Ey sevdiğim!
Dağlar kadar yüce sevdama,
Dün yine şarkı yaptım.
Su gibi saf ve duru haline,
Nağmeler yaptım, bülbüle inat.
Gül kıskandı; sendeki güzelliği,
Bülbül sustu, seni anlatınca.
Yeryüzünün güzelliği sen de toplanmış,
Yemyeşil çayır gözlerin,
Beni benden almış,rüyalara salmış.

O Çocuk

Onun küçük heyecanları vardı öğrenmek adına,
Alfabeyi, sayıları her şeyi...
Oyunları vardı çocukluğun verdiği neşe içinde,
Önce yıkıp geçtin çocuksu heyecanlarını,
Sonra,
Öğrenme isteğini bir sözünle yok ettin.
Sözüm herkese değil,
Bu iyi biline!
Sevgiden yoksun kalplere,
Öğretmenin ne demek olduğunu bilmeyenlere,
Hep kendini haklı görüp,
Statüsüyle karşısındakini ezmeye çalışanlara!
Şimdi,
O çocuk büyüdü,
Hafızasında hep kötü bir anı kaldı,İ
llkokulundan ilk abc'yi öğretenden.
Hediye oldu yaşamı boyunca,
Rakamlara düşman, kelimelere dost oldu.

Çaresiz Değilsin 2

Çaresizlik sarmışsa her bir yanını,
Sitem etmenin nedir ki faydası?
Umutsuzluğun bir aydınlık yolu,
İnandığın zaman açılır her kapı...
Bak senden düşkününe;
Kimsesizlere,
Yuvasız divane dertlilere,
Ayağında yırtık papuçla,
Hayata gülümseyen çocuklara.
Bir lokma ekmek girmişse evine,
Şükretmen düşer Âlemlerin Rabbine.

Güzel Yâr'e

Gökkuşağının renkleri yansımış gül yüzüne,
Yağmur çiselemiş misk gibi kokan saç teline,
Gönlümü bağlar yine.
Ne tatlıdır gülümseyişin,
Göz süzmelerin.
Şifa gibisin.
İsmin hep aklımda,
Kor oldun bağrımda,
Varsam yanına, anlatsam seni sana.
Kıskanır seni güller,
Daldaki bülbüller.
Aşka susamış gönüller!

Ardından

Arkandan dönüp baktım öylece,
Dakikalarca, saatlerce kendimden habersizce.
İnanmak gelmiyordu içimden,
Beni koy verip gittiğinden andan itibaren;
Zaman durdu sanki yerinde,
Kalbimi neden söküp almadın diye,
İsyan ettim acı içinde.
Şaka olmalıydı bu yaptığın,
Gitmek yakışmaz sana ey nazlı ceylanım!
Ardına bakmadan uzaklaştın,
Beni dertlere saldın.
Kendini ise ateşe attın.
Şimdi hep aynı yerde,
O günü,
Senin bana dönüşünü beklerim,
Olmayacak bir hayali düşler,
Sensizliğe müebbetim.

Selam Eyle!

En güzel mısralar senin adına olsun bu gece.
Heyecan kaplar seni ekranda görünce,
Hele o sesin yok mu, beni mest eder yine.
Sensin şiirime ilham beni iyi dinle;
Karanlık gecelerime aydınlık yol çıkar,
Seni düşleyince.
Bir selamın yeter belki de..
Ne çok dua yükselir göklere,
Her şeyin en güzeli senin olsun ömründe!
Aşk değil ki gönlümde,
Aşk dediğin gelir geçer bir hevesle.
Unutulur aşıklar günün birinde.
Sevmek desem yeridir,
Yerleşti sevdan yüreğime.
Şimdi her ismin geçtiğinde,
Sevinçli bir telaş kaplar bedenimi,
Sevgiden mi ne?En güzel mısralar,
sözler sanadır bu gece,
Sen yeter ki bir selam eyle!
Güzel nağmelerinle ilelebet gönlümde.
İsmin kazılmış beynimde,
Dua olacaksın dilimde.
Yeter ki, sen bana bir selam eyle!

Sevgiliye

Evinin önünden geçtim yine,
Senin orda olmadığını bile bile,
Zamana, ölüme inat geçtim.
Bir kaç anı selamladı beni, gözünde yaş ile,
Ben yutkundum sevdamıza inat akıtmadım,
Gözümden yaşları delicesine.
Gülümsedim yaşanmışlıkların keyfince,
Hatırla bak duvarda hala ismimiz niye?
Her şeyi silmiş olsa da esen hasret rüzgarı,
Bir tek seni silemedi.

Yasak Sevda

Gözlerinde yasak bir sevda ateşi yanar,
Kiminin ise ciğeri yanar.
Ağlatarak mutluluk kime yarar?
Ne sen O'na ne de O sana olur yâr!
Sevda keskin bir bıçak ise,
İstemem can yakmak ne haddime.
Bir gün anlarsın belki de,
Çok geç olmadan dön geriye.
Mutluluk gözyaşının hapsinde,
Kalmışsa kem gözde,
Anla artık saadet çok zor size!

Tüm Çocuklara ve Çocuk Kalabilenlere

Çocuk sevinç içinde, güne kalkar,
Güneş bir başka parıldar,
En güzel kıyafetleriyle,
O gün coşar, oynar.
23 Nisandir o gün,
Bayram sevinciyle her yer düğün.
Ellerde bayrak,
Ulus egemenlikle yaşar ancak.
Atatürk'ten armağan bize,
Kalbimiz neşe içinde.
Sahip çıkmak gerek Cumhuriyete,
Yarının büyükleri sizlerle,
Yaşar 23 Nisan her yerde.

Bugün Babalar Günüymüş!

Bugün babalar günüymüş baba!
Senin yokluğundan sonra, önemi yok oldu bir anda.
Kıskanır oldum baba!
Parkta babasıyla oynayan, şakalaşan;
Sınav heyecanını,
Yaşama dair elem ya da haz ne varsa paylaşan,
Tüm babası olan çocuklara düşman oldum bugün.
Bugün babalar günüymüş baba!
Sen yoksun ki yanımda,
Kuru toprağın başında,

Ağlamak düşer yine baba.
Kime sarılayım güvenle,
Kime güvensem hançerler arkamdan.
Sen yoksun ki yanımda.
Çaresizlik boyun büktürür yokluğunda.
Sokaklara çıkmak istemem bugün,
Ne zaman, bir baba evlat görsem el ele,
Kaçmak isterim, yalnızlığıma.
Seninle olan zamanlarıma,
Anılarıma.
Sen yoksun işte baba!
Bıraktın beni sana ihtiyacım olduğu anda.
Bırakmayı gönlün arzulamasa da,
Sessizce vedalaştın işte o anda.
Ağlamak geceleri yokluğunda.
Ana sıcaklığıyla teselli bulmak,
Baba diye seslenmek bir hayâl olsa da..
Razıyım ilâhi kurala.
Bir can kafesinde çırpınmakta şimdi,
Özlem rüzgârlarıyla savrulmakta.
Gittiğin seferin dönüşü olmasa da ,
Bugün bir sürpriz yap,
Gel yanıma baba!
Bugün babalar günüymüş baba!
Bana ne fayda!Sen yoksun ki artık yanımda,
Yüreğim çırpınışta,
Vuslatta!

Sahte Yüzler

Sokakta yürüyorum sessiz ve düşünceli,
Her köşeyi kapmış maskeli insanlar,
Korkuyorum ve hızlı adımlarla uzaklaşıyorum.
Nedensiz sorular sarıyor beynimin içimi,
Kemiriyor iliğimi, bedenimi,
Geleceğe ait tüm hayallerimi...
Soluk almak için bir dükkana giriyorum,
Etrafa bakınırken işte!
Maskeli bir bayan havasıyla, endamıyla.
Ardından takım elbise ardına gizlenmiş,
Bir takım adamlar yüzlerinde,
Ruhlarında maske!
Anlıyorum o an, ne varsa gerçeğe dair,
Maskeler ardına sığınmış, kaybolmuş.
Bizden bize kalan sadece sahte yüzler,
Yalan sözler, ihanetler olmuş.

30 Temmuz 2007 Pazartesi

Sırat

Her tarafı sis kaplamış niye ?
Gündüz gecenin, gece gündüzün içinde.
Dağlar yerle bir olmuş mu ne?
Bir köprü kurulmuş göklere,
Hesap vakti şimdi herkese.
Nerde mis kokulu anam,
Nerdesin vefakar babam?
Nerdesiniz ey sevdiklerim ?
Hani dünyada seviyorum diyenler,
Şimdi neredeler?
Çağırın onlar da gelsinler.
Çetin bir hesap bu kimine,
Ya Rabb! Sığındım merhametine!
Sonumuzu cennet eyle.
Güllerin efendisi gülümsüyor,
Güneşten parlak bir nur saçıyor.
Tut elimi Habibim!
Sıratı geçmektir emelim.
Kıldan ince kılıçtan keskin,
Günahlarımla kalbim bezgin.

Buzdan Kule

Buzdan kulelerim var yüreğimde,
Sessizliğin içindeki o sesle,
Yıkılıverecek korkarım her gece.
Beyazlıklar içinde bir kule,
Anahtarı kayıp olan bu şehirde,
Buzdan kulelerim var gözlerimde,
Yakında bir göl varmış,
Hani nerde?
Ağaçlar sardı sarmaladı her yanı,
Beyazlığın içinde bir karaltı,
Gölgemden kaçan ruhum,
Bir kuleye kapandı.

Güz Mevsimi

Güz mevsimi şimdi,
Yitirilmiş her düşen yaprakla sevgi,
Hüznün son durağısın sen!
Acılar seni yakıp kül etmemeli,
Bırak yerinde kalsın,
Zalim yıllar.
At aklından ve ruhundan tüm yaşananları.
Güz mevsimi şimdi,
Yitirilen her şey gibi
Sen de savur aşktan arta kalan külleri,
Pişmanlık neye yarar ki?

İntikam Yemini

Sevdiğinin acı haberi geldi,
Güzeller güzeli yere yıkıldı,
Oysa ne umutları vardı,
Güller gönlünde soldu.
Kan damladı gözünden yüreğine,
Bir feryad yankılanır şimdi göklerde.
Susmaz deli kızın serzenişi,
Ahh sevgili!
Evin direği!
Canı ciğeri, her şeyi...
Hain bir pusuda vermek varmış, nefesi.
Kahrolası intikam yemini
,Onu da sevdiğinden etti.

Arayış

Yazdığı sözler
Hep kendini belli eder
Bir görünür bir gider
Ne diler kimbilir
Ne ister?
İstediğin paraysa
Çalış olur usanma.
Helal yolla
Varırsın mutluluğa.
İstediğin sevdaysa
Arama boşuna
Yazılmışsa alnına
Gelir seni bulur,
Zamanı dolunca.
Başka şeyler hep
Palavra!
Yeter ki sonun hayr ola!

Zamanla

Çekip gitsende uzak diyarlara
Atamazsın bir kenara
Hüzünlerini, acılarını, dertlerini
Seninle gelecektir onlarda
Unutma zamanla
Silinmez ama,
Hafifler acılarında!

Zor Değil!

Çözmek zor değil aslında
Bir yol çıkar aydınlığa
İstersek aslında
Varılır huzura
Ben demez "biz" dersek
Vatanı sözde değil, özde seversek
Çözmek zor değil aslında
Bir yol çıkar aydınlığa

Yazsam mı?

Yazsam seni
Anlatamam belki
Beğenir mi ki o deli
Yoksa yırtar mı şiirimi
Kim ne derse desin
Ben yazacağım seni
Sana olan hissimi
Seni ne kadar çok sevdiğimi!
Anladı mı şimdi
Mahallenin delisi
Bizim evin kedisi
Yoksa yazsam mı seni
Bir de kendimi.

Anneden Yavrusuna

Ağlamanı istemem bebeğim
Sen benim meleğim
Dayanmaz ana yüreğim
Büyüme bebeğim
Hep yanımda kal isterim
Bilirim ki olmaz dileğim
Kırmasınlar kanadını
Yakmasınlar canını
Sen de yakma canları
Alma sakın ahları
Sev ki sevilesin
Say ki sayılasın
Kin tutma yüreğinde,
Yakışmaz benim bebeğime
Kim severse sevsin
Sen kendini bilesin
Sakın ha küçük görmeyesin
Seni büyuteni ezmeyesin
El adamı sever
Yarın başkasına gider
Kimse sevmez seni
Anne gibi ,benim gibi bebeğim
Hep mutlu ol dilerim.

Dostum

Hani derdik ya birbirimize
Hatıra defterlerinde
Kalbin kadar temiz sayfayı ayırdığın için...
Ne oldu şimdi o günlere
Yalan mıydı sence?
Dostluk böyle çekip gitmekse
Ben istemem bundan böyle
Neden konuşmuyorsun
Susuyorsun böyle
Çekıp gitmek yok öyleA
zrailin kanadına takılıp
Uçmak yok dostum.
Söyle!
İyileşeceksin di mi yine?
Yine koşup eğleneceğiz gönlümüzce.
Sen bana yine "korkma tut elimi"diye
Söyleyeceksin di mi yine?
Sakın "hayır" deme
Bırakmak yok beni böyle
Biz yine gülüp, ağlayacağız seninleB
u ömür denen sahnede!
Sakın benden habersizce
Uzaklara gideyim deme
Beni kederlere terk etme
Terk etme dostum bile bile!

Yeğenime

Kara gözleri parlar
Aklında kimbilir ne oyunlar
Gülümser tüm mahcubiyetiyle
Severmiş Ayşe teyzesi onu yine
Bir parka gitmişler
Koşmuşlar, eğlenmişler
Oradan geçen dondurmacı
Bakmış acı acı
Aklına gelmiş torunu
Ne çok özlemiş onu
Minik elleri
O şirin halleri
Severmiş Berkeri
Onun gibi çocuk olanAyşe teyzesi
Kara gözleri parlar
Aklında kimbilir ne oyunlar.

Gelecekteki Eşime

Güllerin boynu bükük yine bu sabah
Neden bilmem.
Eyvah!onlarda seni bekler mi acaba?
Benim seni beklediğim gibi billah!
Her geleni sen sandım,
Her defasında aldandım.
Sevdim sevmesine amma
Hiçbiri sen değilmiş anladım.
Bekliyorum, yorgun ama ümitli
Seni sadece seni
Dualar ediyorum, kalbim deli gibi
Az kaldı, gelecek sabret sen şimdi!
Der gibi atıyor bir ileri bir geri.
Beni mi avutuyor yoksa bu deli yürek,
Her neyse beklemem gerek.
İnanıyorum, gün gibi doğacaksın ruhuma,
Yoldaşım olacaksın hayatım boyunca.
Derin bir "amin!" sesi yine boş duvarlarda
Gelsen ne derdim biliyor musun sana?
Önce gel sonra söylerim sana!

Yarim

Bakışları yakıcı,
Dili baldan tatlı,
Narin mi narin
Benim ceylan yarim
Sözlerin deli eder beni
Bekler hep bu yürek seni
Yıldırımlar düşer ruhuma
Hadi çabuk gel yanıma
Bu şarkım sana
Bakışları yakıcı
Dili baldan tatlı,
Benim deli yarim.
Bekletme artık beni
Şimdi sevmem gerek seni.
Delicesine sevmeli
Bu yürek belli.

İyiye Kötüye Herkese

Ağlatmak kolay, güldürmek zordur,
İyilik zor, kötülük kolaydır.
Gönlü yıkmak kolay,
Tamiri zordur.
İnsan olmak ise hem kolay hem zordur.
Sabredersen zalimlere,
Kazanırsın ebediyette.
Hak ararsan her yerde,
Senden kötüsü olmaz sen beni dinle!
Ağlatmak kolaydır çocukları,
Sade çocukları mı?
Onlar gibi safiyane yürek taşıyanları..
Fazla söze ne hacet,
Gönül yıkmamak gerek,
Bu şiir hepimize bir örnek!

Zalim Yıllar

Suskunum, kırgınım,
Sensiz geçen yıllara.
Umudum bir kuşun kanadında,
Havada.
Ne çare bu sevda,
Beni sana bağlamakta.
Her geçen gün daha,
Alev olurum yana yana.
Gel artık gözümün nuru,
Can suyum,
Gel son ver bu ızdıraba.
Suskunum, kırgınım
Sana ve zalim yıllara!

İnsan Ruhundan Bir Bölüm

Hüzünleri çizmişti kağıda,
Mutluluğun resmi hep hafızalarda.
Yüzündeki çizgilerden sormak gerek,
Ne çok gam belirir elbet.
Görenler güler geçer haline,
Anlamazlar ki hiç, niye?
Susmak çözüm gibi gözükse de,
Kanatır düşünceler ruhunu en derinde.

Hoşgeldin Nevruz !

Tabiat uyanır gün doğarken,
Ağaçlar yeşile bürünür,
Çiçekler renk cümbüşü bu sene de,
Kuşlar, baharın gelişini kutlar,
Kendi dillerince.
Toprak ana bereketlenir,
İnsanlarda tatlı bir telaş belirir.
Kış örtüsünü kaldırır,
Bahar, herkesi ayrı ayrı umutlandırır.
Hoşgeldin Nevruz bize!
Çocuklar, büyüklerden daha şen yine,
Kardeşlik, dostluk bitmesin diye,
El ele verelim bu bayramda, hep birlikte!

Tatlı Yumurcak

Ne şen kahkası vardı,
Tatlı mı talı bir yumurcaktı,
Her gün gelirdi bizim mahalleye,
Seslenirdi "oynayalım" diye.
Bütün çocuklar severdi onu,
Adeta ballı kaymak lokumu.
Gün oldu uğramaz oldu mahalleye,
Çocukları bir telaş sardı,
Niye?
Bizim tatlı yumurcak,
Meğerse üşütmüş, yavrucak,
Yüzü solgun ama gözleri cin gibi,
Yaramazlıkta hep aklı fikri,
İyileşsin diye dua etti çocuklar,
Meleklerin duası hemen tuttu.

Sevince

Sevince, bir başka güzelleşir dünya,
Anlamı daha da artar sevdalıların bakışında.
Güneş olsa da olmasa da,ta içten gelir ışık,
Gözlerde parlar, yansır aşığın gözünden
Sevdalısına.
Diller mutlulukla şakır, görenler,
Muhabbet kuşu sanır.
Sevince,sabretmek kolaylaşır zorluklara,
El ele, omuz omuza
Kenetlenir yürekler, hamd edercesine Allaha.
Sevmek, hayata bağlar insanı,
Kimine göre beslediği hayvanı,
Kimine göre güneşi, ayı, çiçeği,
Sevdalılar ise herşeyi sever,
Yaradandan ötürü yaradılan herşeyi...
Lütuf olarak görür ve şükr ederler.
Birbirlerini kavuşturan Allaha,çünkü
Gerçek seven çok azdır bu fani dünyada.

Sen Ağlama!

Sessizliğin içinde hıçkırıklara boğulmuştun,
Nedensiz değildi elbet, bilirim,
Kendimce seni üzenlere öfkelenirim.
Sen ağlama canım.
Senden dökülen gözyaşları,
Yüreğimi her gece dağlar.
Kan damlar yüreğinden, yüreğime
Kıyamam sana!
Sensin desteğim yaşamda,
Yüce Yaradandan sonra.
Ağlama can suyum,
Varlığımın özü,
Biriciğim!
Üzmesin seni kimse,
Sakın buna izin verme.
Bil ki yaşamın içinde,
Herkes eder kendine.

Gönülde Edilen Dua

Medine,Güller kokar her yerde
Sinmiş nuru gönüllere,
Aşk ile koşar herkes cennet bahçesine.
Gönül huzurla dolar,
Gözler hep Ravzayı Mutahharayı arar.
Varsam yine sana Ey Nebi!
O güzel şehrine gelsem.
Medine seninle,
Senin gül kokunla güzel.
Özlemin beni mahveder.
Kuş olup uçsam yanına,
Varsam yeşil kubbenin altına,
Açsam yine ellerimi semaya,
Hamd etsem tüm müslüman kardeşlerimle
Yanyana!
Çağır beni Ya RESULLALLAH!
Kısmet olur her kula inşaallah!
Tek duamdır Ya RAB!
Senin mabedine tekrar varmak.

Yüreğim

Şarkılar söyleyen bülbül müsün?
Durmadan şakıyan,
Sevda yüklü yüreğim.
Bırak kendini,
Olabildiğince aç semaya kanatlarını.
Hayâllerinin peşinde sürgün müsün?
Havada avare uçarsın,
Bilmem hangi yolu ararsın?
Deli divane yüreğim,
Dili bülbül,
Ruhu şen,
Korkusuz yüreğim.

Ağlıyorum

Ağlıyorum umursuzca,
tüm güzel günlere,
Ölüm ayırdı bizi bu diyarda.
Kavuşmak umuduyla,
Dualarım yakar içimi, her şeyi.
Ağlamak kimine göre zayıflıksa,
Onlar tatmamış böyle ayrılığı
Bilmezler, akıl verirler durmadan.
Ölüm!
Ebediyette buluşmak ister gönül!
Güzel mekanda tekrar yeniden,
Buluşur muyuz, bilmem bilemem ama,
Tek arzum seninle ebediyette
Kavuşmak baba,
Beni beklemeden gittin apansızca,
Hasta yatağında, gözünden akan yaşlarla,
Elveda demeden kızına, gidiverdin.
Kader bu ya,
Sabr etmek düşer bana,
Öyle zamanlar gelir ki
Özler bu yürek seni hesapsızca,
Allah yardımcım ola!

Sensizlik

Elveda demeden çekip gittin
Beni sensizliğe terk ettin
Bilirsin, vakit dolmadan gelemem
Neden beklemedin bilmem
Şimdi bedenim çırpınır
Yaralı kuş gibi dalları aşındırır
Seni bulurum diye diyar diyar gezdirir
Beni kör kuyulara daldırır.
Söz vermiştin bırakmam diye
İsterdim ki beni de bekle
Son yolculuğuna gitmeden önce
Götür beni de gizlice
Elveda demeden çekip gittin
Beni sensizliğe terk ettin.

Sona Doğru

Sona yaklaşıyoruz seninle
Ne oldu o büyük sevgine
Yitirdik her şeyi gizlice
Şimdi ne sen ne ben kaldık bu evde
Konuşsan değişecek belki her şey
Yeşerecek kim bilir düşler
Bilirim gururun seni yer
İstesen de söyleyemezsin yine
İstemem böyle bitmesin seninle.

Dilek

Bir dilek tut bu gece
Hıdırellezi bekleme
İçinde dostluk, sevgi olsun
Biraz sen biraz da ben
Sevgini kat yine
Şahit olsun mehtap ile gece
Tüm dileğin gerçek olsun
Kalbimden kalbine yol bulsun
Mutluluk senin olsun.

Sevinç

Çalsın davullar zurnalar
Gönlümde düğün var
Oynasın gülsün çocuklar
Sussun silahlar
Ölmesin insancıklar
Çalsın davullar zurnalar
Gönlümde bayram var
Duyguların bayramı
Düşüncelerimin düğünü.

Hayâl

Hayâl
Giyinmiş beyaz entarisini
Olmuş gönlümün perisi
Bahar gibi gülüşüyle
Aşkıyla yakar beni bu gece
Gül kokar sevdiğimin teni
Benzemez kimseye o güzel gözleri
Yakar geçer bu gece sinemi.
Melek desem yetmez kelimeler
Gecelerim onun hayaliyle güzel
Bir ömre bedel
Derler ya rüya işte, ama ne hayâl!

Ya Nebi!

Gözler ağlar aşk ile
Cemalini görmek hevesiyle
Tut elimi Ahirette
Ya Nebi!
Sen ol benimle
İstemem ne mal, ne şöhret
Bana rahmandan medet
O dilerse elbet
Olur mekanımız cennet!

Bitmiş Sevdalara

Susmuş gönüllere merhem ne gerek
Bitmiş sevdalardır elbet
Zor gelir, eski günleri yad etmek
Bunu herkesin bilmesi gerek.
Başka denizlere yelken açar yürekler.
Deniz mavi ama aynı değil gemiler
Biri batar biri çıkar,
Enginlerde hep onu arar.

Yokuş

Yaşamın başı yokuş sonu yokuş
Ne anlarsın, ne anlatırsın ki berduş!
Sustu bülbüller, soldu güller
Bizi nasıl günler bekler
Eşkıya dağa çıkmış, kurt gibi gezer
Kim inler kim ise dinler
Yaşamın başı yokuş sonu yokuş
Yok mudur bir düzlük yer?

Masalımsı

Bir kelebek varmış onun sadece bir günü varmış
Uçmuş mis kokan çiçeklere,dallara oradan oraya.
Bir çocuk varmış,
Yaramaz mı yaramazmış
Pembe kelebeği yakalamış
Kelebekcik ölmüş.
Çocuk ağlamış,
Dedesine anlatmış.
Dedesi,"bak kelebek çok" demiş
Çocuk
Koşmuş koşmuş,onun gibi bulamamış,
Hep aldanmış
Pembe kelebeğin ardına takılmış
Gitmiş,mutluluklar sarayına.
Umutsuzların diyarına.

Sevenlere

Beni sev ama incitme
Sesini duyur kendini özletme
Arada sırada çal kapımı bekletme
Sevgini dilinle değil,yüreğinle de!
Korkma bırakmam seni
Layıkıyla seversen beni.
Sen , ben değilBiz oluruz,
Hakk bilir belki çok mutlu oluruz.

Yeniden

Susmak çözümse, susuyorum
Görmemek çareyse seni görmüyorum
Seni sahte sözlerinle, olmayan kalbinle
Bırakıyorum.
Dilim lal
Gözlerim ama
Yüreğim sürgün
Mutluluklara...
Yeniden Başladım,baharda açan gül gibi...
İşte yeniden!

Aşk Kapıda

Zaman, aşkı beş geçiyor
Pişmanlık ve hasret bu sokaktan taşınıyor
Yüreğimin kaldırımlarına kar yağmış
Umudum ise uçan kuşun kanadına takılmış
Bir çığlık yükseliyor yerden göğe
Ortalık kan kırmızı
Havada aşk, ruhumda işkence izleri
Ayak izlerim kaybolur mu hiç karda
Benim ki yüreğimin içinde.
Ruhumda"tık tık" ses geliyor
Nedir ki bilmem
Yoksa aşk beni mi vuruyor
İstemem! Hayır!
Gelmesin, çalmasın kapımı.
Unutsun adresimi
Silsin beni,
Gömsün yaşanan tüm anılara...

Bilmiyor ki

Seviyorum dedi,
Kimi dinledi, kimi sevindi
Bir o bilmedi
Kendisinin sevildiğini
Nerden bilirdi elbet
Sevmek ona olmuş eziyet
Bilmiyor ki, güneşi
Sarı evet ama sadece rengi
Sevse bir o genci
Görecek sarının içinde gizlenmiş renkleri
Bilmiyor ki, denizi
Mavi evet ama sadece rengi
Anlasa bir o genci
Görecek mavi değilmiş sadece rengi
Nerden bilirdi elbet
Sevmek ona olmuş eziyet!

Fikriye

Derin bir sessizlik var köyde
Kuzular ses vermez
Çobanlar çalmaz olmuş artık
Bulutlar kapkara bu yerde,
Ölüm vurmuş sevdalı yüreklere
En son teli duvağı ile
Ayrılmıştı babaevinden Fikriye
Köy ağlar, sular akmaz şimdilerde
Gökyüzü bile ağlar
O taze geline
Ne bilirdi Fikriye
Yirmisin de varsın o ebedi yere.

Garibane Düş

Ayağında yırtık kundura
Boynunda en değerli dua
Yüreği çok uzaklarda
Bir kızın ak gerdanında
Düşler onu hep kendince
İster O da hissince
Sarılmak onun ince beline.
Gözlerinde kaybolmak
Bir ömrü paylaşmak
Sırtında yama
Ayağında yırtık kundura
Bir ağaç dibinde
Hep bu hayalde, aşkta.

Küçük Kızın Dileği

Küçük bir kızım işte
Sen beni sevmesen de
Ben seni sevdim ama nine
Hem de tüm çirkinliğinle
Sanma ki bana çirkinsin
Sen sevgimle güzelleşirsin
Ne olur oynasan bir kere
Okşasan sevsen öpsen beni de

İnanç 2

Gerçek sevgi ararsan ne o kızda
Ne o oğlanda
Seni yaradanda
Bir tek aşk Hakk'ta
Sarılırsan Allaha
Varacaksın doğru yola
Gerçek güzel ararsan
Ne sürmeli gözde
Ne de servi boyda
Güzellik yalnız Allah'da
Allah yolunda.

İnanç 1

Her sözünde
Her işinde besmele olsun
Gönlün huzurlu,işlerin açık olsun.
İnşaallah yoldaşın, elhamdülillah kandilin
Melekler şahidin
Sonun cennet olsun.
Her sözün hakikat olsun,
Gerçek dostlar seni bulsun.
Yalansa tüm uğraşın
İki cihanda yoktur yoldaşın

Söylesem mi?

Söylenecek çok söz var dilimde,
Dilimde değil yüreğimde.
Saysam hepsini bir kere de,
Anlar mısın sen beni
Ama nerde!
Sussam güller boynunu büküyor,
Konuşsam, şimşekler çakıyor.
Söylenecek çok şey var dilimde
Dilimde değil, yüreğimde
Belki de hayallerimin içinde.
Bir konuşsam sanki dağlar,
Tepeler, uzak yollar aşarım,
Bilginlere akıl satarım.
Söylesem şimdi herşeyi
Ne farkeder, anlayan yoksa beni.

Elbet

Uçurumun kenarında biçare yürek
Biliyorum dayanmam gerek
Baharlar gelip, güneş gülecek
Bir gün evet
Bir gün, sevecek
Seni başka gözlerde,başka tende silecek
İstesen de istemesen de
Bir başka kalp ile ölecek!

Sevgiye Dair

Bir kadın çığlığı acıyla
Seviyorum diyor adam inatla
Ne zaman sevenler can yakar olmuş ha
İnanma yalandır, palavra!
Sevmek,zor zanaat zorbalara
Hak iddia eder boyuna
Yok ki yüreeği aslında
Kendini kandırır sevda yolunda.
Seviyorum demek mi sevmek
İncitmemek mi gerek
Sevgi dediğin gerçek
Herkesin olmaz elbet!

Hüsran

Elinde papatyalarla bekliyor duvar dibinde
Bir sevda türküsü dilinde
Nasıl diyecek o zilli dilbere,
Ben seni seviyorum diye.
Sokak başında göründü nazlı ceylanı
Yüreğini bir telaş kapladı
Elindeki papatyalar alev alev avucunu yaktı
Sindi, kayboldu köşede öylece kaldı
Dilber, habersizce geçti önünden
Bizim aşık kalktı yerinden
Tam seslenecekken,
Baktı ki bir çocuk koşuyor
Marketten
Gözleri dolu dolu oldu
Elindeki papatyalar birden bire soldu.
O sustu,
Gözyaşları konuştu.

Aşıklara

Cesaretin yoksa sakın kalkışma,
Aşk ateşinde yanmaya,
Sonra çok iz bırakır ruhunda.
Unut sil her şeyi aklınca,
Sen aşkla yaşayamazsın ya.
Yaşarım diye başkaldırma
Sonun olmaz bu yolda.
Üzülür ağlarsın sonra
Cesaretin yoksa sakın çalma
Aşk denen o büyük kapıya
Aldanma!

Rüzgâr

Dertleri kağıttan gemiye bindirdim
İşte bak gidiyor suda
Aman sakın çıkmasın rüzgâr,
Geri döner sonra bana
Acıları saldım gökyüzüne
İşte bak uçan balon ile
Aman sakın çıkmasın rüzgâr
Geri dönmesin bir de yüreğime.

Sıkıldım

Sıkıldım beklemekten
Bir gelip bir gitmenden
Ya gelme ya da gitme
Ne yaptığın belli değil
Bu şimdi sevgi midir?
Sıkıldım beklemekten
Yarınlar için boş umud beslemekten
Ya git de ya kal
Beni böyle bekletme!

Yalancıya

Gözlerin söyler merak etme,
Dilin gerçeği inkar etse
Bakışların derin, düşünceli
Dalar geçmiş günlere.
Unuttum desen de yalan söyler dilin
Senin kalbinin sahibidir kalbim
Yaşasan da başka yar ile apansızca
Unutamazsın sen beni asla!

Gelinden Anasına

İşte gidiyorum ana
Telim ile duvağımla
Beklediğim gün geldi ama
Allah sonumu hayra çıkara.
Gidiyorum ırak diyara
Bırak beni ana, ağlama
Sen ağlarsan ben de yanarım ha!
Mutluyum sen de mutlu kal ana.

Sevdalı

Kırlarda koşuyorum
Yeşil neymiş şimdi görüyorum
Papatyalar, güller, sümbüller
Hepsinin kokusu ne güzel
Kuş cıvıltıları içinde
Hayır hayır, içimde
Koşuyorum kırlarda
Bir an durup öylece
Bakıyorum göğe
Mavi
Hayır hayır masmavi
Tıpkı gözleri gibi
Sonsuza kadar gizemli.

İnsan Mutsuzsa

Ne çok okumuşum aslında
Hayat denilen bu yolda
Ne kalmış bana
Yaşayamadığım gençliğimden başka.
Bıraktım şimdi onları bir kenara
Sanmayın sakın beni cahil cühela,
İstemem hayrı olmayan hiçbir şeyi
Ne sevgiyi
Ne de ilmi.
nsan mutlu olacaksa devam etmeli
Mutlu değilse çekip gitmeli.
Sanmayın sade dünya işi önemli
Öte tarafı da düşünmeli!
İki cihan için didinmeli
Bunlar için de bedene eziyet etmemeli
İstemem hayrı olmayan hiçbir şeyi
Ne sevgiyi
Ne de ilmi
İnsan mutlu olacaksa devam etmeli
Mutlu değilse çekip gitmeli.
Bu beden Allahın emaneti.

Büyüyünce

Çocukken, masalları gerçek sanırdım.
Büyüdükçe anladım,
Masallarda tıpkı sevdalar gibi ,
YALANMIŞ!

Hakk'a Doğru

Ruh bedenden çıkınca
Ah vah etmek boşuna
Gel gayrı durma orada
Gidelim Hakk yoluna
Eğlenceye süse bakma
Bil ki bunlar boşuna
Unutma şeytan düşmanındır
Seni yoldan çıkarandır
Söyleyelim “La İlahe İllallah”
Zikr edelim “Elhamdülillah”
Gel gayrı durma orada
Gidelim Hakk yoluna

Yüreğine Sor

İşte bak sana fırsat
Yap bakalım hesap kitap
Bil ki aşkın matematiği yok
Heyhat!
Yüreğine sor
Bulursun elbet bir yol
Bilmezsin ne zor.
Tut aynayı içine
Bir de yüreğinin sesini dinle
Bilirim elbet zor.
Gerçekler alev, kor!
Sor bakalım
Fikrini, zikrini
Saklını, gizlini
İşte bak sana fırsat
Yap bakalım hesap kitap!

Ezgime

Ezgimsin dilimde,
Oyun arkadaşınım ben yine
Sen sakın üzülme.
Geleceğim ben yine,
Konacağım pencerene,
Yüreğinin salıncaklarında sallanacağız.
Güle oynaya,
Beraberce.

Üç Çocuk

Üç çocuk
Biri erkek,
ikisi kız
Huysuz mu huysuz.
Biri bahar,
Diğerleri kış.
Kimi şeker, kimi çikolata.
Oyunları hep tombala.
Üç çocuk
Biri kız,
ikisi erkek.
İşte budur gerçek
Bir yukarı, bir aşağı
Ömür denen bu yolda,
Bunları sevmek gerek.

Annem İçin

Kelimelerin içi boşalır,
Sen varsan dilimde.
Yüreğimin altın köşkünde,
Adın yazar anne!
Ne çok doğru demişler,
Ana gibi yar olmaz!
Yokmuş be anne!
Senin gibi çıkarsız seven,
Yokmuş bu fani yerde.
Sensizliği düşünsem,
Kulaklarım uğuldar,
kör olurum.
Yürek, biçare çırpınır kafesinde,
Kanadı kırık kuş olurum.
En güzel şiirimi sana yazmak istesem,
Yapabilir miyim anne?
Sözlerin yetmediği yerde,
Duam hep seninle,
Şimdi vee
Ebediyette,
Hep mutlu ol diye.
Seni Seviyorum bile
Yetmez, yetemez anne!
Bu şiir evladından sana hediye.

29 Temmuz 2007 Pazar

Karamela Mutluluk

İçimde karamela lezzetinde bir mutluluk.
Seni görmenin verdiği ufacık bir umut,
Yeşerdi yine.
Kimse inanmak istemese de,
Hayâllerim hep yüreğimin pastanesinde,
En üst sergide.

Kara kara dertleri,
Gönül kafesimden,
Büktüm büktüm attım derin kuyulara.
Düşlerime engel kaleleri yıktım,
Yeni doğan gün ışığıyla.

Ebemkuşağı şimdi gökyüzümde,
Yıldızlara ulaşmak zor görünse de,
Adım adım ulaşırım hayâllerime.
Sana ve senin yüreğine günün birinde.
Olmaz gerçekleşir Allah'ın kudretiyle!

İçimde karamela lezzetinde bir mutluluk,
Seni göreceğim günedir hep bu umut.

23 Temmuz 2007 Pazartesi

Yaprak Dökümü

Her yaprak dökümünde,
İçimden bir şeyler kopar bende.
Çocukluk anılarımı savururken yerlere,
Asi bir yel alır, dağıtır herbir köşeye.
Her yaprak dökümünde,
Ömürden bir sayfa eksilir aslında.
Geçerim solgun yapraklı yoldan,
Yüreğimin içindeki dar sokaktan,
Ne zaman bir yaprağa bassam,
Ağlar hatıralar,
Haykırır ağaçlar!

Vatan İçin

Vatanımda şehit kanı ,
Boyar şanlı Türk Bayrağını ,
Yıkamaz kimse bu vatanı.
Mehmetcik her yanı,
Korur fedakar canı,
Ebediyete yürür şanı!

Teşekkürler!

Yazdım, onca harf tükettim ki,
Daha yolun çok başındayım.
Paylaşılacak o kadar mısra,
Sevinç, elem,gözyaşı varken.
Koskoca yaşamlar geçer her gün önümden;
Sokak başlarında,köprü altlarında,
Yakışıklı bir erkeğin tafrasında,
Güzel kızın nazlı bakışında...
Kaleme sarılmışım korkusuzca.
Şimdiden teşekkür olsun beni okuyan,
Şiirin ritminde kendini kaybeden,
Tüm değerli yüreklere,
Ne mutlu kelimelere!
Bizim gibi şiir yüreklilere

Tek Sevgili

Medine ve Mekke'nin Gülü!
Yaradanın habibi,kulun ümidi,
Düşkünlerin, yetimlerin...
Her müslüman kulun, tek HAZİNESİ,
Muhammed Mustafa'dır gerçek sevgili.
Bu mübarek gecede,
Dünya ve Ahirette bırakma bizi,
Gül yüzlü Nebi!
Sen tut elimizi.

Şöhret Ana

Hayat ona erken gülümsedi,
Aldı, sardı sarmaladı,
Şöhret ana.
Oysa ki, oyun oynamaktı tek hayali;
Hesapsızca, çılgınca,
Güle oynaya parkta.
Çocukluğun verdiği saflıkla,
Tutundu, tutuldu şöhret anaya,
Çok seveni oldu ama
Kimi gecelerde çok ağladı yatağında.

Şehitler Ölmez Anam!

İlk emekleyişi aklında oğlunun,
İlk 'anne' diye seslenişi kulaklarında,
Bir hatıra şimdi ahhh çok uzaklarda!
İlk sevda yeline kapılışı, heyecanla,
Anneye başkaldırış,delikanlılık icabıyla.
Pişman oluşlar sonra,
Ana gibi yâr yokmuş diye dökülen yaşlar,
Şimdi mazide bir fotoğraf.
' Askerim ben ana! '
'Vatanım uğruna canım feda! '
Demişti ya gözbebeğin; canın, kanın hatırla.
Yüreğini siper ederek vatan uğruna,
Dualarla yolcu etmiştin ya,
Gözlerin ağlamaklı ardından boyun büküp,
Fedekâr ana!
Ne bilirdin ki,hain bir pusuda,
Can verecekmiş oğlun.
Gözleri açık gidecekmiş,
Yüreğinde yârin hayâliyle,
Cennet kokan anasının hasretiyle.
Bir zalimin,
Bir vicdansızın kurşununa yenik düşecekmiş,
Ne bilirdin ahh,ay yüzlü sudan duru anam!
VATAN SAĞOLSUN BE ANAM!
ŞEHİTLER ÖLMEZMİŞ,
YA SABIR GÜZEL ANAM!
YA SABİR!

Şair Olmak Değil!

Şair olmak değil derdim ,
Üstadlar yanında nedir ki yerim .
Anlatmak içimde kopan fırtınaları,
Esen tatlı rüzgârları ,
Sevinçlerimi,
Hüzünleri...
Yazmazsam boğar beni kelimeler,
Beynimdeki sabırsız düşünceler.
Şair olmak değil amacım,
Sizlersiniz tek yoldaşım.

Sussan Da

Bir şey söylemene gerek yok,
Susmak seni bana anlatır.
Nasıl mı?
Gözlerin yeter, sözlerinden önce.

Sokak Çocuğunun Haykırışı!

Geceler soğuk ayaz anne,
Sinmiş korkularım sokak duvarlarına,
Gelip geçerler önümden, sıcak bir tebessüm
En çok özlediğim.
Gece bir başka korkutur minik yüreğimi,
Caddeler benim kaderim mi anne?
Neden yoksun yanımda, niye?
Başımı bana eğdirdin,
Çocuk sevinçlerimi,
Hayallerimi küle çevirdin.
Beni niye dünyaya getirdin?
Gülemem istesem de,
Sıcak bir yuva hep özlemim de...
Çocuk sevinçlerimi kaybettim,
Işıltılı şehrin sönük sessizliğinde.
Ne suçum vardı anne?
Günlerimi geceye çevirdin,
Beni sensizliğe,
Beni sokak köşelerine,
Beni insanlara kul ettin!

Sitem

İstemem yalan sözlerini,
Sevdanı,
Ne gündüzü ne geceyi.
Yalan olan her şeyi,
Topladım attım tüm geçmişi.
Sevda dilde değil,
Özde taa, içte yürekte yanmalı,
Ateşi kavurmalı, yakmalı.
Işığı sevgiliyi aydınlatmalı.
Ne farkeder, neye yarar?
Boş sözler bunlar, hep hayal,
Sözlerin bittiği yerde,
Gerçek aşk başlar!

Sevmiyorum

Sevmiyorum asık suratları,
Gülümsemeyen o kızı,
Kavgacı oğlanı,
Tebessümü çok gören suratları,
Çatık kaşları.
Sevmiyorum oldum olası;
Ben sahte yüzleri,
Sivri dilleri,
Kıskanç gönülleri,
Sevilmez zaten öyleleri.
Hep doğru kendileri
Halbuki bilmeli .
Ne çok şey yitirir böyleleri,
Asık suratlarından belli!
Hayata ve insana gülümsemeli.

Senden Sonra

Sen gittin ya bu şehirden,
Acı çöker her gece,
Yüreğimin kaldırımlarına.
Fırtınalar kopar,
Gözyaşlarımla dans edercesine.
Yine sensizlik,
Vurur beni en derinden.
Sussa dilim,
Dursa gözyaşlarım,
Haykırıverecek duvarlar,
Yankılanacak boş odamda ismin.
Dallar çiçek açtı,
Gök desen maviye çalıyor,
Benim semam hep karanlık sensiz,
Boş bir ümide kapılıversem,
Gerçek yüzüme çarpıyor yine.
Yine sensizim,
Sensizliğin yıldönümündeyim

Sen ve Ben

Kardan adam yapardık ,
Kışın oyun oynardık,
Sen çocuk ben senden de çocuk.
Kestane kebap alırdık,
Sıcak sıcak atıştırırdık,
Sen deli ben senden deli .
Yuvarlanırdık karda ,
Yokuştan aşağa ..
Sen çılgın ben senden çılgın .
Bak yağmur yağıyor artık ,
Ben ağlar, sen susar.
Susma ne olur !
Ben yukarda sen aşağıda ,
İstemiyorum artık kar yağmasın.
Kar adamlar yapılmasın,
Seni benden alan,
Artık beni de yanına alsın.

Sen

Maviliklerin içindesin,
Engin denizler gibisin,
Düşlerim kadar uzak olsan da,
Ardına düşmüş ruhum hayal olana...
Dalgalandı öfkem,
Med cezir sevdam.
Uzak iklimlere aşık sen,
Düşlere takılı ben,
Nereye varırım bilmem?

Salıncak

Bak yine parktayız,
Sen bir tarafta ben bir tarafta bu sefer.
Ben bir yöne,
Sen başka yöne.
Bir ileri, bir geri
Salıncakta deli gibi .
Bir şarkı var dilimizde ,
Çocukluğumuzdan kalma.
. Bir hüzün var gözlerimizde ,
O da gençliğimizden hatıra.
Sen susmuşsun ,
Ben konuşuyorum.
Ben susuyorum işte sen,
Konuşmuyor cıvıldıyorsun.
Bir ileri, bir geri
Salıncakta divane gibi
Bir türkü var yüreklerimizde,
Senin ki hasret ,
Benim ki mutluluk...

Sahte Sevgi

Dışarda, yağmur ve fırtına vardı,
İçerde, senin hatıralarınla yorulmuş bir yürek.
Yalanmış tüm bunlar demek,
Umrumda değilsin artık, bilmen gerek!
Elbet çıkar, hakiki seven bir başka yürek.
Şimdi hatıralarını yaktım,
Seni ve tüm yalan sözlerini,
Gömdüm, maziye.
İstemem sahte sevgini,
Bana mutluluk, sana elem gerek.
Göreceksin Hakk'ın adaletini elbet

Sabun Köpüğü

Boş bir hayâle kapılmışım,
Seni gözümde devleştirip,
Yere göğe sığdıramamışım.
Halbuki değer yokmuş senin kalbinde,
Ruhunda sevdiklerine.
Sabun köpüğü oldun bak şimdi ellerimde,
Kalbimin en ince yerinde.
Unutulmak ne acı böyle!

Neye Yarar ki?

Hepimiz bu vatanın evladıyız,
Sarışın, esmer, kumral,
Uzun, kısa...
Ne farkeder?
Türk dediğin; cesur ve korkusuz,
Türk dediğin hoşgörülü, saygılı,
Olmalı ancak bu vatan evladı.
Neye yarar ki insan ayrımı,
Başı açık ya da kapalı,
Her şeyden önce insan insan olmalı,
Özüne sahip çıkmalı.
Hepimiz bu vatanın evladıyız,
Haksızlığa siper alırız,
Sarışın, esmer ya da kumral,
Rengin ne önemi var.
El ele verirsek kalkınır,bu ülke.
Neye yarar insan ayrı mı,
Başı açık ya da kapalı,
İnsan insan olmalı!
Fikren yoksunsan ilimden, teknolojiden,
Neye yarar Atatürkçüyüm desen!

Mevlana'yı AnlatmakYetmez

Bir deryayı nurun içinde,
Derya, O'nun içinde.
Her sözünde gerçek sevgili,
Hikmeti elbet bilinmeli.
Bir sözü yeter bize,
'Gel ne olursan ol, gel diye'.
Yürek yandı ateşpare,
Erdi murada ilahi aşk ile.
Mevlana, sevgi,
Mevlana, hakikat,
Mevlana, dostluk,
Mevlanayı anlatmak yetmez ki,
O, yüreklerde şimdi ve ebedi!

Lâl Yâr'e Sesleniş

Pencerene ayaz vurmuş,
Ruhun en son bıraktığım sevda yellerinde.
Gözlerin çakmak çakmak bakınca bana,
Kasırgalar koparırsın deli dalgalarda.
Susma öyle ne olur!
Yakma, küle çevirme sana hasret yüreğimi.
Bir çift kelâm etsen ya,
Bıkıp usanmam senin tatlı şakımalarında.
Sen sustuğunda; gökyüzü ağlar,
Güneş doğmaz dünyama anla!
Izdırap çeken yaralı ruhuma,
Merhem olmanın zamanı gelmedi mi ha!
Sanadır serzenişim.
Susmak yakışmıyor sana,
Hakkın yok artık gökyüzünü vee
Beni böyle ağlatmaya!

Kış, Çocuk ve Babası

Penceremden baktım yine,
Ayaz vurmuş gecelerime,
Gökten yere alev yağıyor,
Bembeyaz örtü yerlerde,
Gelin gibi süslü görünse de;
Kimi yüreklere sevinç,
Kimini ise bir elem sardı bu gece.
Bir çocuk üşüyor,
Bedeni değil sadece, ruhu da titriyor.
Masumane soruyor babasına,
Son yakacakları şimdi ısıtmakta,
Baba biçare,
Baba,ağlamaklı gözlerle,
'Üzülme yavrum, Allah bizimle.'
Gülümsüyor çocuk,
Çocukluğun verdiği saflıkla,
Mutlulukla,içinde binbir umutla,
Oynuyor, eskimiş, yırtık ayısıyla.
Bembeyaz gecenin içinde,
Hep bir dua yükselir göklere
'Allahım sen bizi muhtaç etme! '

Keşke 2

Topladım beni üzen her şeyi,
Hastalıklı düşüncelerimi ve düşlerimi
.Gidenlerden benden kalan her şeyi ...,
Keşkeleri, mışları mişleri .
Arda kalan darmadağın bahçe ,
Bakınca güzel mi ne?
Bırak dağınık kalsın bu seferde,
Keşke demeyeceğim bu son seferimde.

Keşke

Keşkeleri attım bir kenara,
Ne farkeder şimdi ha!
Yalnızlıksa payıma,
Savaşırım inatla!

Karadeniz

Hey gidi Karadeniz !
Yaşatırsın koynunda büyük sevdaları,
Saklarsın aşıkları dağlar ardına.
Bir türkü tutturmuş çoban Ali,
Yayladan aşağa
Hem çalar hem ağlar.
Sen var ya Karadeniz,
Suyun temiz mi temiz.
Kızların dilindedir,
O yiğit Kara yağız delikanlı
O kızlara değil,
Sana sevdalı Karadeniz!

Vicdan Haykırıyor

Gözyaşlarımızla yıkarız kirli ruhumuzu,
İsyankâr, zamanlı zamansız günahlarımızı,
Gözyaşlarımızla temizleriz...
Tek isim yazar daimi,
Allahtan başka var mı ebedî?
Var mı O'nun kadar kudretli?
Yâr edinmişsek Yaradanı,
Döktüğümüz pişmalık gözyaşları,
Merhametiyle örtülür,
Ümitsiz olmamalı.
Tevbeleri bozup bozup,
Günahı dost saymamalı!
Semaya kaldırdık ellerimizi,
Büktük boyunlarımızı,
Divanına kapına geldik Ya Rabb!
Gözyaşlarımız işlediğimiz günahlardan,
Gözyaşlarımız kulluğun verdiği ahmaklıktan,
Aff Ya Rabb!
Sendendir yardım ancak,
Sendendir şefkât!
Biliriz ki,
Sensin şüphesiz gerçek aşk!
Senden başka var mı hakikat?

Üstadlardan Alıntı

Elde var hüzün demişti ya,
En sevdiğin şair.
Sen bırak elindekilerle birlikte,
Gönlündeki hüzün manzaralarını,
Bir ressam gibi çiz, kurtul!
Bırak resimlerde kalsın,
Mutsuzluğun ayak izleri.
Ağlasam duyar mısınız sesimi mısralarımda?
Sorarken Orhan Veli,
Senin sessizliğin,
En büyük çığlık şimdi.
Boş odaların korkunç çirkinliği,
Çarparken yüzüne zalimce.
Arkanda yalnızlığın hınzır uğultusu,
Attila İlhan'nın ölümsüz deyişiyle.
Seni de bırakmaz,
Terketmez ,
Mısralar yetmese de...
Ölümün soğuk sinsi nefesinde.
Hayat denilen geçici misafirhanede!
Üstadlardan yadigâr bizlere!
Pırlantadır her bir dize.

Kaçsan Da

Düşünceler ardı sıra boğazında düğümlenmiş,
Sen de bilmezsin ki, bu yol nereye varır?
Beynini sarar her an düşündükçe,
Kara bir haber olup ciğerini yakacak sanırsın,
Bir acıyla uyanmak gibi sabaha.
Derin bir nefes alıp, başın ellerinin arasında,
Kim bilir kaç gece uykusuz kalırsın.
Elem rüzgârıyla!
Düşünceler bir bir kovalıyor seni,
Kaçmak uzaklaşmak neye yarar ki?
Gittiğin her yerde, bu dert yer seni.
Derman ise yüreğinde gizli.
Yaşamın sayfalarını aralamak şöyle dursun,
Kendi gönül dünyanda, elbet huzuru bulursun!

Hazan ve Ayrılık

Hazan mevsimiydi ve sen geçmiştin,
Son kez yüreğimin sarayından,
Elveda dercesine,sararan yapraklar arasından,
Yenik düşmüştün zamana apansızca.
Bir zalimin ardına,
Takıldın aşk denen rüzgara.
Dallarını kırmasın senin de dilerim,
Dökülmesin gözünden yaşlar isterim,
Savrulmayasın sararan yapraklar gibi,
Kimbilir bir gün,
Yolun sevdaya düşer belki...

Hayat Güzeldir ve Sonsuz Değildir

Yaşam, gökyüzündeki yıldızların büyüleyici parlaklığını,
Baharın gelişini müjdeleyen kuşların şakımasını,
Görebildiğimiz,
Çaresiz, gözü yaşlı insanın yüzündeki hüznü sevince,
Gözlerine sinmiş karanlığı,
umut ışığına, Dönüştürebildiğimiz,
Sevdiklerimize geç olmadan
“Seni Seviyorum” diyebildiğimiz,
Vicdanımızın sesini duyabildiğimiz kadar
Güzeldir ve sonsuz sandığımız zaman tünelinde,
Her şeyin bir sonu olduğunu düşünüp,
Yaşanmış kederleri mutluluğa,
Dönüştürebildiğimiz oranda anlamlıdır.

Hakikat

Güzelsin gülden güzel
Aydan, güneşten, her şeyden,
Güzelliğin sahibidir asıl güzel,
Allah seni böyle güzelleştiren.
Bir bakışın alev, kor eder,
Sözlerin yürek yakar,
Sevenin çoktur ama
Allahtır seni Onlara sevdiren

Güneş ve Ay

Güneş ve ay birbirlerine tutkun iki aşık,
Biri güne diğeri geceye hasret
, İkisi de aydınlatır ruhları;
Güneş mutlulukları,
Ay ise kararan ruhları.
İmkansız mı kavuşmaları,
Kimine göre evet, kimine göre hayır!
Ay yıldızlardan sorar güneşi,
Güneş ise bulutlara danışır,
Aşk bu hep göklere yakışır!
Güneş ve ay birbirlerine tutkun iki deli,
Biri güne diğeri geceye hasret.

Gülün Hikâyesi

Beyaz bir güldü O,
İnce, nazenin,asil bir gül,
Ne çok şarkı yazılmıştı üzerine.
Sevgiyle tutuşan ellerde,
Sihirli bir iksir olurdu dillerde,
Bahçelerin sultanı,
Şairlerin ilhamı şiirlerde.
An gelir yârin zülfünde,
An gelir sazın telinde...
Aşıkların gönüllerinde,
Solmaz güzelliğiyle,
Gelin kadar ince,
Büyüler herkesi, safiyane!

Git

Ellerin titriyor niye,
Elveda demek zor belki de
Git ardına bakmadan git!
Bana susmak yakışır yine.
Sensizliği anlatacak tüm şarkılar,
Güneş yokluğunla batacak,
Yıldızlar seni soracak bana,
'Yok artık bekleme' diyeceğim,
Hüzünle.
Sakın geri dönme,
Bu sefer çok geç olur,
İstemem geri gelme!

Gece, 'Aşk' ve Çelişki

Gecenin içinde saklı sevdalar,
Tozlu yaprakların arasında kalmış,
Kupkuru güller,
Hatıralarınla güzel.
Uzattım sana yıldızları,
Sevdamın değil sadece,
Sadakatin yıldızı,
Ellerimde parlıyor,
Seni bana anlatıyor.
Ay mı vurmuş ne, yüzüne?
Deniz, seninle ışıldıyor bu sahilde,
Sen yakıyorsun geceyi,
Sen kuruttun gülleri,
Hasret yüklü gözyaşlarınla.
Bak şimdi çok uzakta,
Geceye yakın, güne uzak sevdalar,
,Sen kokan güller ve Gece...
Yıldızlar, ellerimden kayıyor,
Sensizliğe,
Anılarınla yoğrulmuş,
Simsiyah gecelerime.
Gün doğar mı dersin yine?
Neden doğmasın ki!
Tek sen yoksun, bu yerde;
Aşk hep hak edende kalır,
Mutluluk hakiki seveni bulur,
Aldanan ise yine,
Güller ve Gece olur.

Garibane Düş

Ayağında yırtık kundura ,
Boynunda en değerli dua.
Yüreği çok uzaklarda ,
Bir kızın ak gerdanında.
Düşler onu hep kendince,
İster O da hissince,
Sarılmak onun ince beline.
Gözlerinde kaybolmak
Bir ömrü paylaşmak.
Sırtında yama ,
Ayağında yırtık kundura,
Bir ağaç dibinde
Hep bu hayalde, aşkta.

Ey Hayat!

Hayat treninde yalçın kayalardan geçiyorum,
Emekliyorum, yürümüyorum.
Bir rüzgar çıkıyor. savuruyor beni,
Dağın ardına, çaresiz çırpınıyorum.
Beni anlıyor musun?
Şimdi yaşam ne zor aslında,
Ekmek aslanın ağzında,
Zalimlere kalır mı bu dünya,
Ben ne yaparım sonra?
Kırma yeter dallarımı,
Ey aşk!
Ey hayat!
İndir beni artık,
Mutluluk sokağında.
Umutlarımın durağında.

Esir Yürek

Sürgün olmuş aşklar sebebsizce,
Yitirilmiş her şey virane gönülde.
Bir düğüm ki atılmış suskun dillere,
Çözülmesi zor bir bağ, örümcek ağı mı ne?
Acıya tutuk kelimeler var gözlerde;
Kilit vurulmuş kalplere.
Sevgi denilen her neyse,
Esir olmuş sahteliklere.

Bu Şehirde

Masum çocuklar ağlıyor bak yine bu şehirde
Gözlerden yaş değil kan damlıyor, ciğerlerden
Bir feryad yükseliyor göklere, sema ise bulanık.
Silahların gölgesinde yaşam savaşı, etraf Kapkaranlık.
Bir anne yalvarırcasına, bakıyor zalime
Zalim son nefeside, alıyor yine kin ile
Çocuk susmuş, bakıyor hayretle
Sıkıca sarılmış annesinin cansız bedenine.
Bombalar patlıyor yine bu şehirde,
Zorbaların elinde, bayrak ise yerde
Hürriyet nerde, huzur nerde!
Yitirlmiş, ne varsa bu ülkede
Lanetler yağar üstlerine,
Zalimlere, kendini alim bilenlere.
Çığ gibi düşsün üstlerine,
Kaplasın her bir taraflarını,
Saçtıkları bela figanları,
Kavursun, masumların gözünden damlayan yaşlar
Yaksın, küle çevirsin bu ateş onları
Susmuyor, feryadlar bu şehirde yine
Gözler, akıllar hep o eski saltanat günlerinde

Beklesen de

Söz vermiştin ya hani bir sonbaharda,
Demiştin belki gelemem ama..
Şimdi bak dört mevsim geçti,
Geldik yine aynı yolun başına.
Yapraklar gibi sararıp soldun,
Çaresiz kalbimde bir hayal oldun.
Uzaktan bir ses geliyor
Kim bilir bana neler demek istiyor,
Beklesen de
Beklesem de,
İşte yoksun yine
Yokum ben sende.

Babama 1

Sen çocukluğumun baş kahramanı
Sarsılmaz dağ gibi kuvvetli
Öğrendim senden ilk duayı
Öğrettin bana hem de en zor şeyi
Sabrı, iyi kalabilmeyi.
Dinliyorum sözlerini
Tüm kasırgalara karşı sığınıyorum
Öğrettiğin dualara ve ALLAH'a
Olmuyor yine de baba
Senin sesini, gülen yüzünü görmeden
Sensiz güne başlamak,seni görememek
Sabırla kavuşacağım günü beklemek
Ağırıma gidiyor
Yine de isyan etmem
Edemem
Bana düşmez ölüme karşı koymak
Başkaldırmak,
Tek duam dilimde, yüreğimde
Mekanın cennet olsun diye.
Hep aynı sebeptir düşlerime
Sensin baba!
Sen gelemesen de,
Beni getirir ölüm kuşu
Zamanı gelince.

Babama 2

Bir çığlık yükselir,
Yakar göğü feryadım.
Acı bir tebessüm hafızamda,
Gözlerim geçen senelere aldırmazcasına,
Hep seni!
Seni sorar yorgun akşamlarda .
Dalar giderim,arsız zamanlar da,
Beynim takılı kalır, eski fotoğraflara,
Kalbim yerinden çıkacakmışcasına,
Bir ateş var, sol yanımda.
Yakar geceyi,
Yakar beni,
Yakar gözümden akan yaşlar, bedenimi!
Kolay değil sensizlik baba,
'Baba! ' diye seslenmek,
Şimdi çok uzak, hayâl bana.
Bakma sen güldüğüm anlara,
Hayat hep oyalanma,
Aldatmaca...
Ruhum seni,
Seni aramakta.
Ağlamak seni bana getirmez,
Fotoğraflar kanayan ruhuma deva olmaz ki baba!
Şimdi çıkıp gelsen seferinden,
Kimseye söylemem söz,
Bahsetmem sürpriz ziyaretinden.
Penceremi açık bıraksam geceleri, Gelir misin?
Güneş gibi doğar mısın?
Kara günlerime,
Yasta olan gönlüme,
Sana hasret ömrüme?

Betonlar Ardında Hayat

Şehri bir sis kaplamış
Cahiliyet sarmış her yanı,
Gürültüsü ise cabası.
Bunaltır yine akşamları.
Sağa dönüyoruz beton,
Sola döndük yine taş binalar bizi selamlamakta.
Yoldan geçen araba sesiyle,
İrkildim saygılı komşumuzun böğürtüsüyle!
Bu şehir bir gün boğacak bizi,
Nefes almak zor gibi,
Kaçıp gitsem uzaklara,
Tarlalara, bağlara,dağlar ardına,
Ruhlarımız huzura kavuşsa.
Etrafınız sarıldı binalarla,
Teslim ol insanoğlu!
Yıkılan tüm değerler uğruna,
Yaşıyoruz betonların arasında.
Bu şehir bir gün boğacak bizi,
Nefes almak zor gibi.